Zekanın Hayat Başarısındaki Yeri

Birlikte çalıştığım öğrencilerin ailelerine yönlendirdiğim anahtar bir soru var:

Nasıl bir genç yetiştirmek istiyorsunuz?

Disiplinli, hırslı, düzenli, öz güvenli… Her seferinde ilave farklı yanıtlar ile karşılaşsam da başarılı ve mutlu” bir insan yetiştirmek tüm ailelerin ortak gayesi. 

İşte bu noktada başarıyı nasıl tanımladığımız çok önemli. Başarıyı nasıl tanımladığımız kadar mutluluğu nasıl tanımladığımız da önemli. Doğrudan paylaşmasalarda karşılaştığım anne babalar çocukları ile ilgili bir denklem geliştirmiş durumdalar. Bu denkleme göre zeki ve çalışkan isek başarılı, başarılı olursak varlıklı, varlıklı olursak da mutlu oluyoruz.

Peki gerçekten durum bu şekilde mi ilerliyor?

Lewis Terman, Stanford Üniversitesi’nde eğitim psikolojisi ve üstün zekalılar ile ilgili çalışmalar yapmış bir bilim adamı. 1921 yılında dünyanın en uzun süren araştırmalarından birini başlatmış. 1910 yılında doğmuş 1534 üstün zekalı kişiyi 80 yıl boyunca ayrıntılı bir şekilde izlemiş. Araştırmanın amacı zeki insanların hayat başarılarını ve hayata yapacakları katkıları gözlemleyebilmek. Çalışmanın sonucunda Terman varsayımlarının aksine, üstün zekalı kişilerden oluşan bu grubun hayatta dikkat çeken başarılara imza atamadığını görmüş. Bu gruptaki bireylerden ne bir girişimci ne bir Nobel adayı ne de bir üst düzey yönetici açığa çıkmış. Çoğunluğunun orta seviye beyaz yakalılar olarak hayatını sürdürdüğü bu gruptakilerden alkolikler, tır şoförleri, hizmetliler yetişmiş.

Dolayısıyla hayat başarımızda analitik zeka haricinde farklı faktörlere ihtiyacımız olduğunu söyleyebiliriz. ABD Uygulamalı Eğitim Sistemleri tarafından yaratılan 4C modeline 21. Yy’da hayat başarısı yetkinliklerini şu şekilde açıklıyor:

  • Collaboration – İş birliği, takım olarak çalışabilmek
  • Communication – İlişki yönetimi, insanlarla bağ kurabilmek, insanları iyi hissettirebilmek
  • Critical Thinking – Eleştirel düşünce, problemlere farklı bakış açıları ile yaklaşabilmek, çözüm üretmek
  • Creativity – Yaratıcılık, düşünmeyeni düşünmek

4C modeli, ebeveynler olarak başarılı ve mutlu gençler yetiştirebilmek için dikkat ettiğimiz  parametrelere neleri eklememiz ya da neleri önceliklendirmemiz gerektiğini işaret ediyor. İş birliğine girmekte zorlanan, ben merkezcil, insanlarla bağ kurmaktan yoksun, sorgulamadan basmakalıp çözümler ve tepkiler ile aksiyona geçen gençler her ne kadar yüksek analitik başarıya sahip olsalarda hayat doyumuna ve mutluluğuna erişme yolunda zorlanacaklardır.

Her birimiz atalarımızdan gelen genler, eğitim birikimimiz ve hayat deneyimlerimiz ile birlikte bir potansiyel oluşturuyoruz. İşte bu potansiyeli açığa çıkarabilmek için kıymetli bir kelimeye odaklanmamız gerekiyor: YATKINLIK

Yatkın olduğumuz işi yapıyorsak potansiyelimizi daha kolay açığa çıkarıyoruz. Dolayısıyla hayatta daha az enerji harcayarak daha başarılı ve mutlu olabiliyoruz. Gençlerimizi yatkınlıklarına göre geliştirmeye çalışmak onlara yapacağımız en önemli yatırımlardır. 

Çünkü potansiyelini açığa çıkarabildiğimiz bir cevher ancak doğru işlendiğinde bir mücevhere dönüşecektir.

Sevgiyle kalın...

Gülşah Şişman

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir